Madde bağımlılığından kurtulmayı başaran 40 genci umre ile ödüllendirerek bir ilke imza atan Diyanet İşleri Başkanlığı, bu illete tekrar dönmemek için mücadele eden gençlere hayatlarının en güzel yolculuğunu yaşatmış oldu. Umre kafilesine başkanlık eden Hasan Küçük, başta endişelendiği halde hayatının en duygulu umresini yaptığını belirtirken, grup üyelerinden Abdülaziz Apak ise döndükten sonra yapmak istediği ilk şeyin anne ve babasını umreye göndermek olduğunu söylüyor.
Madde bağımlılığı, günümüzün en büyük sorunlarından biri. Birleşmiş MilletlerUyuşturucu ve Suç Ofisi'nin raporuna göre 2013 yılında 15-64 yaş arasındaki 246 milyon insan yasadışı uyuşturucu madde kullandı. Türkiye'deki rakamlar da bu tablodan geri kalır değil. Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye'de 2014 yılında alkol ve uyuşturucu madde kullanımı sebebiyle 276 bin kişi hakkında işlem yapıldı. Bunlardan 50 bini ise çocuktu.
Diyanet İşleri Başkanlığı, artan bağımlılık rakamları sonrası bu tehlikeye dur demek için harekete geçti. 2014 yılında madde bağımlılığı ile mücadele kapsamında, ülke genelinde bin 201 vaaz, 6 hutbe, 27 seminer, 7 panel, 7 konferans düzenleyen Diyanet, bu yıl ilk kez hayata geçirilen bir proje ile bağımlılıktan kurtulan gençler için bir umre programı düzenledi.
Diyanet İşleri Başkanlığı, tedaviye olumlu cevap vererek bağımlılıktan kurtulan 40 genci umre ziyareti ile ödüllendirdi.
Uyuşturucuyu bırakan ve yeniden bu tuzağa düşmemeleri için Diyanet'in yürüttüğü programa gönüllü olarak katılan gençler, 25 Mayıs-05 Haziran 2015 tarihleri arasında 6 gün Mekke ve 4 gün Medine olmak üzere toplam 10 gün kutsal topraklarda kaldı. Kendilerine uzman üç din görevlisi ve AMATEM'in uzman psikoloğunun nezaret ettiği grup üyelerinden Abdülaziz Apak ve kafile hocası Hasan Küçük umre ziyaretinde yaşadıklarını www.yenisafak.com 'a anlattı.
Daha önce defalarca çeşitli gruplara umre rehberliği ve hocalık yapan Din Görevlisi Hasan Küçük, proje kendisine ilk iletildiğinde biraz tedirgin olduğunu, sorumluluğu büyük bir görev olduğu için endişelendiğini belirtiyor. “Sigara alışkanlığı olan biri bile, bir süre sigarasız kaldığında gerginleşiyor. 40 kişilik bir grup söz konusu, acaba aralarında bir gerginlik olur mu, anlaşabilirler mi" diye düşündüğünü dile getiren Küçük'ün tüm tedirginlikleri, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in kafileyi uğurlamak üzere makamında verdiği davette sona ermiş. Grupla ilk olarak başkanlıktaki bu davette tanışan görevliler, gençlerin kendilerine olan saygısından çok etkilenmiş.
“Peygamberimizin huzurunda hıçkırıklarla ağladılar"
Grubun kutsal topraklardaki ilk durağı Medine olurken, kafile sorumlusu Hasan Küçük, bağımlılıktan kurtulmayı başaran gençlerin Ravza-i Mutahhara'daki Peygamber Efendimizin kabrini ziyaret ederken yaşanılanları unutamadığını belirtiyor: “Gençlerin istisnasız tümü gözyaşlarına boğuldu. Birçoğu hıçkırıkları tutamıyordu. Onlara sarılarak teskin etmeye çalıştım."
Kafiledeki gençlerin 10 gün süren ziyaret boyunca bir kez bile tartışmadığının, hiçbir gerginliğin yaşanmadığının altını çizen Küçük, “O manevi atmosfer onları öylesine sardı ki, anlatılmaz derecede sakin ve huzurlulardı" diyor. Kafilede bulunan engelli ve diğerleri gibi bağımlılıktan kurtulan bir gencin, “Herkes kendi ibadetiyle uğraşırken benimle kim uğraşacak, aracımı kim taşıyacak, kim sürecek" diyerek endişelendiğini ancak gruptakilerin engelli arkadaşlarına yardımcı olmak için adeta yarıştığını aktaran Küçük, bu gencin tüm ibadetlerini arkadaşlarının da yardımıyla eksiksiz yaptığını belirtiyor.
Mekke'ye gittiklerinde Kabe'yi görmek için sabırsızlanan grup üyelerinin 'Kabe ilk görüldüğünde yapılacak dua' için çok heyecanlandıklarını dile getiren kafile hocası Hasan Küçük, herkesin görmesini istediği o anı şöyle anlatıyor: “Adeta donakaldılar. Kabe'yi gördüklerinde aşığına kavuşmuş maşuk gibilerdi."
“Bunlar bizim kandırılmış çocuklarımız, hepsi öyle zeki, öyle saygılı ki, bu gençler bizim değerimiz kazanmaktan başka çaremiz yok" diyen Hasan Küçük, bağımlılıktan kurtulan bu 40 gençle yaptığı umre ziyareti için ise şu yorumu yapıyor: “Hayatımın en duygulu umresiydi."
13 yaşından 23 yaşına kadar madde kullanan ve 4 yıl önce bu felaketten kurtulup düzenli bir hayat kuran grup üyelerinden Abdülaziz Apak, “Biz anne baba şefkatini bir Allah dostlarında, bir Diyanetteki hocalarımızda gördük" diyor. Umre organizasyonu için “Allahın bir mükafatı" açıklamasında bulunan Apak, gruptaki arkadaşlarıyla da hocalarıyla da görüşmeyi sürdürdüklerini ve hocalara her konuda akıllarına takılanları sorduklarını belirtiyor. “Hocalarımızın bize çok hakkı geçti, sürekli 'Biz sizden razıyız, siz bizden razı mısınız' diye soruyoruz" sözleriyle memnuniyetini dile getiriyor.
“Mis gibi evimizi bırakıp çöplerde sabahlıyorduk. Daha ortaokula gidiyordum başladığımda. Liseyi de bu şekilde okudum. Bir Allah dostunun dergahına gidene kadar böyle devam etti.. İnsan bu illetten sadece Allah korkusu ve sevgisiyle kurtulur. Ne dayak, ne ceza, ne korku, ne hapis insanı bundan kurtarmak için tek başına yetmez" cümleleriyle hikayesini özetleyen Apak, Esenler'de bulunan ve uyuşturucuyla da mücadele eden Bişr-i Hafi Gençlik ve Dayanışma Derneğinin de müdavimlerinden.
“İlk amacım anne ve babamı da umreye göndermek"
Kabe'yi rüyalarında ve televizyonda gördüğünü anlatan Apak, umreden döndükten sonra ilk amacının annesini ve babasını da umreye göndermek olduğunu ve hacca gidebilmek için dua ettiğini belirtiyor.
“Efendimizin kabrine giderken gelen kokulardan botanik bahçesine gidiyorum sandım" diyen Abdülaziz Apak, “Kabe'de ve Ravza'da iki saat uyku insana yetiyor, oralar seni öyle çekiyor ki ayrı kalamıyorsun" ifadelerini kullanıyor.
İmkan olsa da keşke tekrar gidebilsek diyen Apak, “Kabe'yi ilk ziyarete gittiğimde öyle çok korktum ki" diyor, “Ya taş kalbim yumuşamazsa.."