Odalar, Birlikler ve Dernekler, üyelerinin lehinde ve aleyhinde olan veya olabilecek muhtemel gelişmeleri, olayları, planları, mevzuatları, kararları, işlemleri ve haberleri yakından takip edebildikleri sürece görevlerini hakkıyla yapabilme fırsatı bulurlar.
Üyelerine ufuk açabilen, faaliyet alanlarını genişletebilen, kaliteli hizmeti daha ucuza satma/satınalma fırsatları üreten, haksız rekabet şartlarının oluşmasını engellemeye çalışan, eşit ve adil yaklaşım tarzı sergileyen, güven duygusunun sarsılmasına imkân tanımayan, onur ve itibarların zedelenmediği, saygı ve sevginin önemsenip yaşandığı, haksızlıklara açık ve net tavır konabildiği bir yönetim anlayışı, bütün kurum ve kuruluşlar için özlemi duyulan bir gayedir.
Herhangi bir kurumun yönetimine seçildiğimizde, bu makam ve yetkimizi şahsi çıkar ve menfaatlerimiz için kullanmayı düşünmemeliyiz.
Sadece herkes için sağlanan imkân ve menfaatlerden, herkesle birlikte, eşit şartlar dâhilinde ve gayretimiz ölçüsünde istifade edebilme hakkımız olabileceğini kabul etmeliyiz.
Yasal engel ve ithamlardan kurtulmak için, kendimiz ve yönetimdeki arkadaşlarımıza doğrudan olmasa da, dolaylı yollarla yandaşlarımıza yönlendireceğimiz imkânları, usulüne uydurarak sağlayacağımız menfaatleri, sonradan gizli ve gayrı resmi olarak paylaşma yolunu benimseyip, yönetimdeki varlığımızı sürdürmek, idari münafıklık olduğunu, en tehlikeli ve zararlı bir yönetim zafiyeti oluşturduğunu artık idrak etmeliyiz.
Bugünlerde, ülkemizin gündeminde önemli bir yer oluşturan Ergenekon yapılanması, zannedildiği gibi sadece genel idare içerisinde yapılanmış bir örgüt olarak kalmamış, bilakis zihniyet olarak birçok sektörde benzer yapılanmalar, ahtapot gibi her tarafı kaplamış; bulaşıcı hastalık gibi, giderek yayılmaktadır. Böylece her sektörün kendi Ergenekon’ları oluşmuş ve oluşmaktadır.
Bu yapılanmalarla yapılacak mücadelenin, sadece hükümet, kolluk kuvvetleri veya yargının gayretiyle başarıya ulaşması çok zordur. Topyekûn bir mücadele, yediden yetmişe bir gayretle bütün kurum ve kuruluşlar, bu zihniyetin etkisinden, etkinliğinden ancak kurtarılabilir.
Bu zihniyetten beslenen, onlarla işbirliği yapan, kendi menfaatine halel gelmemesi uğruna veya korktuğu için sessiz kalan, göz yuman herkes, konumunu yeniden gözden geçirmek zorundadır. O zaman temiz eller operasyonunun başarıya ulaşma şansı olabilir. Bunun da çok kolay olmayacağını aklı başında herkes görebiliyor.
Önce kendi bulunduğumuz sektör ve üyesi olduğumuz Dernek, Birlik ve Odalardan başlayarak temizlenmeyi hızlandırmalıyız. Hiç kimse kendi sektöründeki bu temizlenmeyi başkalarının gelip yapmasını beklememeli, başka adreslere havale etmemelidir. Yüzümüz kızarıp, boynumuzu bükmek zorunda kalmadan harekete geçmeliyiz. Bunun için en güzel fırsat genel kurullar, seçimlerdir. Bu vesile ile bütün üyelerimize yüksek sesle haykırmak istiyoruz ki:
1- Bizi nefsimizle, menfaatçi yandaşlarla baş başa bırakmayınız; “kılıçlarınızla” da olsa doğrultunuz; yoldan sapma cesareti bulamayalım. Yol gösterici, etkin denetiminizi her an ensemizde hissedelim.
2- Doğru, güzel ve hayırlı çalışmalarımızda, cesaretlendirici yardımınızı, güven veren teşvikinizi, hissedilir şekilde ortaya koyunuz.
3- Çalışmalarımıza katkı sağlamak, yön vermeye yardımcı olmak maksadıyla proje ve tekliflerinizi yazılı olarak sunup sonuçlandırılmasını takip etmeye çalışınız.
4- Çalışma komisyon ve komitelerinin faaliyetlerine aktif bir şekilde katılarak, uygulanmasında gönüllü elçiler gibi çalışmaya gayret ediniz.
5- İletişimin en kolay, pratik ve ekonomik olanı, elektronik ortamda mümkün olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu sebeple sitemizi günlük olarak takip etmeye çalışınız. Gerekli gördüğünüzde bize yorum ve mesajlarınızı yazmayı ihmal etmeyiniz.
Selam ve Muhabbetlerimle…