Bugun...
T.C. Kültür ve Turizm Bakanına Yazdığımız Yazı
Tarih: 06-08-2014 19:21:00 Güncelleme: 06-08-2014 19:23:00 + -


Randevu verip konuyu dinleme lütfunda bulunmanız sebebiyle teşekkür ediyorum. Hac Kayıtlarında ilginç olaylar ve entrikalar dönüyor. Hacıların, %60’ı Diyanet'e ve %40’ı acentelere paylaştırılması söz konusu olduğu sürece bu tip olayları önleme imkanı da görünmüyor. Yapılanların özeti şöyle:

T.C. Kültür ve Turizm Bakanına Yazdığımız Yazı

Randevu verip konuyu dinleme lütfunda bulunmanız sebebiyle teşekkür ediyorum.

Hac Kayıtlarında ilginç olaylar ve entrikalar dönüyor. Hacıların, %60’ı Diyanet'e ve %40’ı acentelere paylaştırılması söz konusu olduğu sürece bu tip olayları önleme imkanı da görünmüyor.

Yapılanların özeti şöyle:

1-Hac’la ilgili süreç ön kayıtla başlıyor. Ön kayıt, kimlik fotokopisi ve bankaya yatırılan 15 TL ile yapılıyor. Dolayısıyla Umreye giden vatandaşların veya tanıdıklarının kimlik fotokopisi elinde olan Acente veya Müftülük görevlileri sisteme binlerce naylon ön kayıt girebiliyor. Bunlardan kur'ası çıkanlar kayıt sistemi açılır açılmaz kesin kayıt yapılıyor veya yolcu adına opsiyon hakkı "acente" olarak seçiliyor. Sonrasında bu listeler acentelere belli bir meblağ karşılığı satılıyor.

Kesin kayıt işlemleri bittikten sonra Diyanetin ve özel firmaların listeleri,

 Diyanet tarafından Suudi Arabistan makamlarına resmen bildiriliyor. Suudi Arabistan tarafında bu listeler kesinleştikten sonra naylon kayıtlar iptal edilerek, yedekteki hacı adayları bu iptallerin yerine kaydediliyor. İlgili süreçte iptal ve yeni kayıt işlemi listeler kesinleştikten sonra yapıldığı için, iptal işlemini hangi firma yaptıysa yeni kayıtın da o firma tarafından yapılması gerekiyor. Aksi halde Suudi Arabistan makamlarına bildirilen listedeki kişi sayıları değişiyor. Kişi sayısının değişmesi, başta planlama sıkıntısı veya kontenjanların boş kalması olmak üzere, Hac’la ilgili yapılacak birçok hazırlığın aksamasına neden olacağından cezai müeyyideyi gündeme getirebiliyor.

Mevcut sistem sebebiyle naylon hacı adayı kayıt ederek gerçek adaylarla değiştirebilme imkanı, hac kontenjanlarının alınıp satıldığı bir borsanın oluşmasına sebep oldu. Sistemi sadece Diyanet kontrol edebildiği ve kendisine ait % 60’lık payda herhangi bir rekabet söz konusu olmadığı için Başkanlık bu skandaldan zarar görmüyor. Acentaların kendi arasındaki kıyasıya rekabet dolayısıyla, zaafı olanlar çeşitli hukuki olmayan yollara tevessül ederek hata yapabiliyorlar. Diyanet daha sonradan bu hataları deşifre edip duyurarak kendi güven ve itibarına zemin hazırlıyor.

Oysa naylon ön kayıt ve kur'adan çıkanların tercihini kesinleştirme işlemi sadece Diyanetin kontrolünde olan sistemle yapılabiliyor. Bu sistemle ilgili bütün incelikleri sadece Diyanet görevlileri biliyor; dilediği gibi planlama ve bilgi sızdırarak çıkar elde etme imkanı oluşturabiliyorlar.

Acentelerin % 95’i sistemdeki yenilik ve sürprizlerden, resmi kayıt sistemi açıldıktan sonra haberdar oluyor ve işlem sırasını öğreninceye kadar kayıtlar dolmuş oluyor. Tezgahı hazırlamış olanlar, ellerindeki isimleri, önceden tanıma imkanı elde ettikleri programa 2-3 saat içinde girip acentaların % 40 la sınırlı kontenjanlarını doldurmuş oluyorlar. Herşeyden habersiz hacı adayları ise ellerindeki kayıt belgeleri ile seçtikleri acentelerine geldiklerinde, acente kotası dolmuş olması sebebiyle Diyanet organizasyonuna katılmak zorunda kalıyorlar. Yıllardan beri süregelen bu skandalı önleyebilmek için, bu sene kur'adan çıkanların kayıt belgeleri, posta ile hacı adaylarının adreslerine gönderildi. Fakat bunu bilen tezgâhçılar, sistemdeki boşluklar ve yenilikleri, sistem mimarları, pazarlayıcıları sayesinde vaktinden önce öğrenip tedbirini aldıkları için değişen bir şey olmadı. Çark yine döndü ve dürüstler yine mağdur oldu.

Bu sene skandal çarkına, diyanet sistem yönetimi ve müftülüklerin yanında PTT’de eklenmiş oldu. Değişen başka birşey olmadı. Teyit edilen ise, hacı adaylarının iradesini hiçe sayan, koyun paylaşır gibi %60 - %40 paylaşım sistemini değiştirmeden hiç bir şeyin değişmeyeceği gerçeği oldu.

2-Diğer önemli bir husus ise, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hem organizatör hem rakip, hem de sistem düzenleyicisi ve denetleyicisi olmakla, sistemi düzeltmeye imkân vermemesidir.

Bu konudaki çarpıklığı Rekabet Kurulu 10.11.2011 tarih 1861 sayılı kararı ile ortaya koymuştur. Diyanet bu organizasyonu yapmaya devam edecekse, sistem oluşturma ve denetimini bağımsız bir kuruluşa devretmeli. Aksi halde organizeden çekilip düzenleyici ve denetleyici olarak kalmalı ve belirlenecek bir meblağ almasına imkân verilmelidir.

 

 

 

 

3-Hac ve Umre rehberleri, şartları, eğitim ve kültürü müsait olanların katılacağı kurslar sonunda verilecek belgelerle belirlenmeli ve organize yapanlar bu rehberlerden dilediğini seçebilmelidir.

Diyanet bu işi kendi teşkilatında fiilen görev yapan, bazen yeterli kriterlere haiz olmayan görevlilerle yürütüyor. Acentelere de bu görevlileri re'sen tayin ediyor. Acentelerin görevli seçme hakkı bulunmuyor. Bu görevlilerden kaynaklanan eksiklik ve hataların cezasını da acenteler çekiyor.

Acentelerin görevliler arasından seçme hakkı olmadığı gibi, tayin edilenlere de itiraz hakkı bulunmuyor. Kültürlü ve seçkin insanlardan oluşan bir acente gurubuna, Başkanlıkta görevli bir odacı veya bir cami müezzini, hac ve umre tecrübesi olmasa bile görevli olarak tayin edilebiliyor. Şikayet ederseniz davalınız olan görevli celladınız olabiliyor.

Hak ve hürriyetlerin ulusal ve uluslararası güvence altına alınmış olması, Hac ve Umre'yi özgürleştirmeye yetmedi. Bunu engelleyen en önemli unsur, hatalı sistemin hamisinin DİB, hata ve skandalları gündeme taşıyanların ise ticari kurumlar olan seyahat acentaları olmasıdır.

Hacı adaylarının mağduriyeti, yüksek ücretle kalitesi düşük hizmet alması, haklarını savunacak organize ve teşkilatlanma imkânından mahrum olmalarındandır. Bu sessiz yığınların haklarını siyasi irade yıllardan beri göremedi bari adalet görebilsin diye arzu ediyoruz.

Masum kabul edilen Diyanet Kurumu çalışanlarının, toplumdan bir parça olduğu, bakalım ne zaman görülüp keşfedilecek? Umutla adalet bekliyoruz

Değerlendirilmesi istenen konunun özeti budur.

Selam ve başarı dileklerimle.

 

Ahmet Ziya İbrahimoğlu

İntursab Başkanı

 




Bu haber 3877 defa okunmuştur.

Etiketler :

YORUMLAR



İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Yayınlar HABERLERİ